Kayıtlar

Bitmiyor

Resim
"Aynamı bırak n'olur. Gurban olduğum git git bitmiyor." Geçenlerde akşam eve dönerken bindiğim dolmuşta, şoförün sözleriydi bunlar.Bir körüklü belediye otobüsü dolmuşa teğet geçerken şoför abimiz otobüsçüye böyle hitap ediyordu. Otobüsün uzunluğuna yaptığı atıf yüzünden kahkaha atmamak için zor tuttum kendimi. "Git git bitmiyor" kısmı bana öyle şeyler hatırlattı ki... Bazen insana neyin neyi hatırlatacağı hiç belli olmuyor işte. 2008 Yaz sonu

ilklerim

Resim
Otelde ilk kalışım, İlk ev kiralayışım, Camide ilk ayakkabı kaybedişim (Çalınmadı, değiştirildi), Yüzüğümü iş yerindeki klozet deliğine düşürerek ilk kaybedişim, İlk kelle söğüş yiyişim, Dağıstan mutfağından adını hatırlayamadığım bir yemeği ilk tadışım, Motorlu bir araçla (atv ile) ilk kaza tecrübem Ve ilk kez kahvede derbi maçı seyredişim (Fenerbahçe-Galatasaray)... Bursa'ya  ve tayinimin çıktığı ilçe Orhangazi'ye geldiğim günden beri sayamayacağım kadar çok ilklerim oldu ve oluyor; fakat artık daha sakin bir hayat istiyorum; çünkü bu ilklerin sonu pek hayırlı olmayabilir :) * Şu an her yerim ağrıyor. Bugün işyerinden, çok sevdiğim ve hakkını ödeyemeyeceğim bir abim, atv ile beni dağ-bayır, köy köy gezdirdi.  Fakat engebeli arazide atvde arkada oturmak tam bir zulüm. Hele bir de akşama doğru ilçeye dönüşte yaptığımız kaza var ki evlere şenlik. Virajı alamayıp kayalara efektif bir çarpış yaptık. Ama ben son ana kadar yaptığımız şeyin bir kaza olduğunu

Tersine

Resim
Hep kabul görülenin tersini yapmaya çalıştım, "Neden?" sorusuna cevap bulamadığımda. Lise ikinci sınıfta çenemde sakal çıktığı andan itibaren, müdür yardımcısının tırnağıyla yoluşuna inat sakal bıraktım. Fakültedeyken çevreme ve babama inat top sakal bıraktım. İşe girince de bir kaç hafta tüm sakal bırakıp, birkaç hafta ülkücü bıyığı bıraktım, "İstikrarlı olmak lazım." diyen daire başkanına inat. İstikrar bile kıldan tüyden ibaret bir şey olmuştu artık. Tabi memur olunca artık sakal üzerine "terslik" yapma imkanım kalmadı şu an. * Hasta değilken bir şeyleri bahane edip sağlık raporu almadım hiç. İskenderin yanında ayran içtim daima. Çizgili gömleği çizgili kravatla giydim hep. Ayakkabımla uyuşmayan kemer taktım. En ufağından en büyüğüne kadar hiç bir işimde bir referans aramadım, bir yerlerdeki bir tanıdığı kullanmadım (Bir şekilde bulaşmışsam eğer, kaçmak için yaşadığım şehri terketmeyi göze aldım). Hep inadına ve hep tersine "norm

Zor

Resim
Alıştığın, aşina olduğun her şeyden uzaklaşıp yeni bir yerde yeni bir hayat kurmak kolay olmuyor. İşin maddi boyutu bir yana, bu yeni duruma uyum sağlarken insan kendini oldukça yalnız hissediyor. Fakat insan soyunun bir özelliği var: Her şeye ama her şeye alışır. Hayata, ölüme, mucizelere, savaşa, cinayetlere, soygunlara, yanlışlara, sıkıntılara, zorluklara... Ve yalnızlığa da alışır. 2009 Eylül sonu

Bu Yüzden

Resim
Sabah 9 civarı... Ana caddeden karşıya geçmek için bekliyorum. Arabalar durdu ama yayalara hâlen kırmızı yanıyor (Bu durumu hiç anlamam zaten). Doğal olarak hep beraber karşıya geçmeye başladık. Arkamdan bir erkek sesi: "Niye duruyorsun, geçsene!"... Ve bir hanım sesi cevap veriyor: "E kırmızı yanıyo ama...". Başta iki arkadaş kendi arasında şakalaşıyor sanmıştım ama erkek sesini yükseltmeye başlayıp hanım kız da "Bağırma!" diye çıkışınca ve biri sağımdan diğeri solumdan geçip gidince anladım durumu. Hanım kızın, arabalar durduğu ve diğer bütün yayalar karşıya geçmeye başladığı hâlde kaldırımda dikilip yeşil ışığı beklemesi birisini fena kızdırmıştı. "Sabah sabah ayar ediyolar adamı yav!" diyordu. Kız çıkıştıkça "Gonuşma, kes!" diye susturuyordu. Evet, sorunumuz bu sanırım. Kurallar bizi "ayar ediyor". Kendi koyduğumuz kurallar bile ve hatta en çok da onlar. Her zaman bir şekilde kuralı aşmanın yolunu arıyoruz. Bu durum i

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler