Kayıtlar

Yalancının mumu...

Resim
Sanırım ortaokul yıllarımdaydı, bu atasözünü ilk duyduğumda aklıma takılan bazı noktalar olmuştu: "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar." İnternetin bu kadar yaygın ve bilginin bu kadar ucuz (değersiz anlamında) olmadığı zamanlarda yaptığım okumalarda hep birbirine yakın açıklamalar vardı. Ortak nokta, yalanın bir şekilde kısa zamanda ortaya çıkacağı hatta daha gün bitmeden gerçeğin kendisini göstereceği şeklindeydi.  O zamanlar bu atasözü hakkında içimde oluşan ve sebebini izah edemediğim tereddütler ilerleyen yıllarda daha net sorulara dönüştü. Eski zamanlarda, yani insanların günümüzdeki gibi gece en az saat onbir-onikilerde yatmadığı, üçlere-dörtlere kadar tartışma programı veya filmler seyretmediği, kokoreççiye veya dürümcüye gitmediği zamanlarda ortaya çıkan bir atasözü bu. Her gün sabah namazından önce kalkan insanlar, yatsıdan sonra mecburen yatıyorlardı. Mumlar ise akşam ile yatsı vakti arasında yanmaktaydı. Yani yatsıya kadar yanan mum zaten "yaşanan&qu

Fark-ın-da-lık

Resim
"Biz bunların içinde büyüdük, sen balkon çocuğu olduğundan sana ilginç geliyor. B.k böceği bu işte!" Büyük mavi yer böceği olarak da adlandırılan bu böcek bir carabus türü. Oldukça heybetli ve güçlü bir böcek ve kesinlikle de b.k böceği değil. Yani onun kadar muhteşem değil. Abinin yüzüne verdiğim cevabı buradan cümle aleme bildirmez isem olmaz efendim. Tabi ona verdiğim cevap biraz daha kısaydı: Birincisi ben balkon çocuğu değilim ki öyle olsaydım da bir şey değişmez idi. Etrafı bahçelerle çevrili bir gecekonduda büyüdüm ve oradan 25 yaşında ayrıldım.  İkincisi de belirli bir ortamın içinde doğup büyümek, onun güzelliğinin veya çirkinliğinin farkına varıp varmama ile ilgili değildir. Bizim bahçelerimiz ve evimiz de, akrepten danaburnuna kadar envai çeşit böcekle doluydu ama hepsinden tiksinir ve dahi karşıma çıktıklarında bir şekilde def ederdim onları. Hâlâ sevmem böcekleri ama artık hayranım onlara. İnsan kimi zaman aşık olduğu şeyden nefret eder, kimi zaman d

Çocuktan Öğrendim: Kıskançlık

Resim
Bana veya annesine sarılan birisi olduğunda araya girip itiyor sarılan kişiyi. Hatta anne-babanın birbirine sarılmasına bile tahammülü yok. Belki de "kıskançlık" en primitif duygularımızdan biri.  Kendinden küçüklere veya büyüklere ilgi gösterdiğimizde sorun yok; ama yaşıtlarıyla biraz ilgilendiğimizde yine kıyamet kopuyor. Tek odak kendisi olmalı. Bütün çabası bu yönde. Çok tanıdık bir duygu aslında. Yedisinde ve yetmişinde aynı olma durumu, temel insan özellikleri açısından ne kadar da doğru imiş, heyhat!

"Ölüm Allah'ın emri, trafik olmasaydı"

Resim
Trafik, klasik bir sorunumuz, eski ama eskimeyen . " Fikirler kadar araçlarla da ilişkilerimizi düzenlememiz gerekiyor" diyor şair. Burada taşıtları kastetmiyordur belki ama konumuz gereği biz öyle anlarsak da yanlış olmaz. İstatistiklere göre ülkemizde trafik kazalarında her gün yaklaşık  20 (YİRMİ)  kişi hayatını kaybediyor. Aşağıya ufak bir tablo ekliyorum: YILLARA GÖRE TRAFİK KAZA İSTATİSTİKLERİ YIL KAZA SAYISI KAZA YERİ ÖLÜ SAYISI KAZA SONRASI ÖLÜ SAYISI (Yaralanıp kaza sonrası ölenler) TOPLAM ÖLÜ SAYISI YARALI SAYISI 2007 825.561 5.007 189.057 2008 950.120 4.236 184.468 2009 1.053.346 4.324 201.380 2010 1.104.388 4.045 211.496 2011 1.228.928 3.835 238.074 2012 1.296.634 3.750 268.079 2013 1.207.354 3.685 274.829 2014 1.199.010 3.524 285.059 2015 1.313.359 3.831 3.699 7.530 304.421 2016 1.182.491 3.493 3.807 7.300 303.812 Kaynak:  http://www.trafik.gov.tr/istatistikler37 Aynı resmi kaynağa göre 2017 yılında trafik kazalarında ölen top

Bir(likte) olabilmek

Resim
İlk defa böyle bir papatya  gördüm. Birleşmiş üç sap ve üç çiçek. Otlar saplar bile birleşip çiçek açıyor ey insan! Azcık utanalım bari. 16 Haziran 2018

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler