Yunus Emre ve Erte Namazı

Tasavvuf, vahdet-i vücûd düşüncesi veya fenafillah/ene'l-hak "mertebesi"...
Tekke ve zaviyelerin devlet gücüyle kapatılmasının bile istisnasını teşkil eden bazı zümreler...
Yakın olduğum cenahtaki uzak olduğum rasyonalist radikallerin aklına ilk olarak bunlar gelecek ve haklı bir önyargıyla yaklaşacaklar biliyorum ama sorun değil. Biraz -sadece biraz- farklı bir açıdan bakmaya çalışacağım büyük şair Yunus Emre'ye. Çok fazla zülf-ü yâre dokunmadan sadece birkaç şiiri üzerinden ufak bir değerlendirme yapmak istiyorum. Kimilerimizin yaptığı gibi yerin dibine geçirerek değil, ama yine kimilerimizin yaptığı gibi göğe çıkararak da değil... 
Özellikle lise yıllarımda dikkatimi çeken bir konu vardı. Umarım hâlen aynı değildir. Din ile oldukça mesafeli öğretmenlerim nedense tasavvuf düsturlarını ve şairlerini çok seviyor ve onlardan örnekler veriyorlar, özellikle de edebiyat öğretmenlerimiz bu şairler ve onların şiirleri için yanıp tutuşuyorlardı. Bu sadece, dindar geçinen kesimin yanlış tutumlarıyla açıklanabilecek bir durum değil-di. Müfredat ise zaten bu yaklaşıma öncelik veriyordu. Niyaz-ı Mısrî'yi anlattıklarının yarısı kadar bile Mehmed Âkif merhumu anla(t)mıyordu öğretmenlerimiz (Gerçi Abdulhamit Han'ı eleştirdi diye Akif'e demediğini bırakmayan kesimler de var ama şimdi onun altından kalkamam.) Dergilerde, gazetelerde, televizyon kanallarında, arkadaş sohbetlerinde de durum aynıydı. İnternet yaygınlaştıkça gördüm ki aynı durum yurt dışına da taşmıştı. "Hoşgörülü" bakış açısından mı, öğretilerinin onlarınkiyle olan benzerliklerinden midir bilinmez, birçok batı memleketinde dergahlar, tekkeler açılmış, üyeler mistik muhabbetler içinde yüzüyor, süzülüyor, dönüyor... Ama nedense rahmetlilerin hep batınî eserleri üzerine vurgu yapılır; oruç, namaz gibi ibadetlere vurgu yapan yazıları/şiirleri -belki de az olduğundan- hiç öne çıkarılmaz. İbadetsiz veya sonradan oluşturulan kendine özgü ritüellerle süslenen bir din pazarlanır. Bu bağlamda Yunus Emre'nin namazla ve özellikle erte namazı (sabah namazı) ile ilgili yazdığı şiirleri paylaşmak istiyorum.
Abdülbaki GÖLPINARLI'nın hazırladığı Yunus Emre - Hayatı ve Bütün Şiirleri* adlı kitabı büyük bir zevkle okumuş ve notlar çıkarmıştım 4-5 sene önce. Kelimenin tam anlamıyla muhteşemdi. Barındırdığı itikadımıza zıt birkaç şiir nedeniyle eserin tamamını çöpe atmak akıl işi olmaz. Keza bu şiirleri "sizin aklınız almaz, mübarek orada şunu demek istiyor" veya "şiirsel abartılar bunlar" tarzı tevillerle aklamak da yine akıl işi olmayacaktır. 
Namazla ilgili şiirlerden evvel, şu bahsettiğim sıkıntılı şiirlere biraz örnek vereyim. Meşhur "Bana seni gerek seni" şiirini burada es geçiyorum. Şiirlerin tamamını değil, yazı uzamasın için "işime gelen" bölümünü kırpacağım, tamamını merak edenler adı geçen eserin ilgili sayfalarına bakabilirler. Tabi bu bölümlerin hangi amaçla yazıldığını anlamak için, vahdet-i vücut (varlığın birliği) düşüncesinin ne dediğini bilmek gerekiyor, zira Yunus Emre bu felsefeyi benimsemiş birisidir. Açıkçası benim için, Kur'an'daki en kısa surelerden İhlas Sûresi'ne bile cevap veremeyen, süslü açıklamalarla dolu mistik bir düşünce sistemi... Medrese ekolüyle zamanında neden bu kadar zıt düşüp kanlı bıçaklı olduklarına şaşmamalı, gerçi işin siyasi boyutu da es geçilecek gibi değil. Maalesef her şey dizilerde anlattıkları gibi olmuyor. Neyse işin felsefe kısmını erbabına bırakmak gerek. Burada birkaç kelimeyle anlatılamayacak kadar uzun ve de antik köklere sahip bir konu. 

Sayfa:156
...
Benim uçmak neme gerek, hergiz gönlüm ona bakmaz
İşbu benim zarılığım, değildürür bir bağ için

Uçmak uçmağım dediğin, müminleri yeltediğin
Vardır ola birkaç huri, arzum yoktur koçmak için

Bunda dahi verdin bize, ol huriyi çift ü helal
Ondan geçti arzum tamam, arzum sana ermek için

Sufilere ver sen onu, bana seni gerek seni
Hâşâ ben terk edem seni, şol bir evle çardak için
...
uçmak: cennet
hergiz:asla
zarılık: düşkünlük
yeltemek: teşvik etmek
koçmak: kucaklamak, ilişkiye girmek
şol: şu
_________________________________________

Sayfa: 192
...
Levh üzere kimdir yazan, azdıran kim kimdir azan
Bu işleri kimdir düzen, bu suale cevap nedir
...
Bu işleri Sen bilirsin, Sen verirsen Sen alırsın
Ne kim kıldım çün bilirsin, ye bu soru nisap nedir
...

levh: levh-i mahfuz
çün: mademki, çünkü
nisap: ölçü
ye: ya
_________________________________________

Sayfa: 210
...
Hem batınım hem zahirim, hem evvelim hem ahirim
Hem ben oyum hem ol benim, hem ol kerim u han benim
...

ol: o
_________________________________________

Sayfa:214
...
Nice kez geldim gittim, delim suret yarattım
Bu şimdiki surette, Yunus olup dûr idim
...

delim: birçok
dûr: uzak
_________________________________________

Sayfa: 215
...
Ben bu suretten ileri, adım Yunus değil iken
Ben ol idim ol ben idim, bu aşkı sunanda idim

_________________________________________

Örnekler çoğaltılabilir fakat asıl muradım olan, rahmetlinin namazla ilgili şu iki harika şiirini paylaşıyor, verdiğim rahatsızlık için özür diliyorum:

Sayfa:96

Müslümanım diyen kişi, şartı nedir bilse gerek
Tanrı'nın buyruğun tutup, beş vakt namaz kılsa gerek

Tanla durup başın kaldır, ellerini suya daldır
Hem şeytanın boynunu ur hem nefs dahî ölse gerek

Öğle namazın kılasın, her ne dilersen bulasın
Tamudan azadlı oldur, kullar azad olsa gerek

Ol ikindiyi kılanlar, arı dirlik dirilenler
Oladır Hakk'a erenler, dâim Hakk'a erse gerek

Akşamdurur üç farida, dağca günâhın arıda
İyi amellerin sinde, şem ü çerâğ olsa gerek

Yatsı namazın ol hâzır, hâzırları sever Kâdir
İmanın eksiğin bitir, iman pişrev olsa gerek

Her kim Müslüman olmadı, beş vakt namazı kılmadı
Bil ki Müslüman olmayan, ol tamuya girse gerek

Görmez misin Mustafâ'yı, nice bekledi vefâyı
Ümmet için ol safâyı, ümmet ana erse gerek

Bekler isen din gayretin, vermegil nefse murâdın
Yunus Nebî salavâtın, aşk ile değirse gerek

tamu: cehennem
farida: fariza, farz
sin: mezar, kabir
şem: mum
çerağ: kandil, lamba, çıra
pişrev: önden giden
ana: ona
değirmek: bildirmek, duyurmak
-gıl/-gil: emir kipi 2. tekil kişi eki, verme-gil, tut-gıl
_________________________________________

Sayfa 100

Sana derim ey velî, dur erte namazına
Eğer değilsen ölü, der erte namazına

Ezan okur müezzin, çağırır Allah adın
Yıkma dinin bünyadın, dur erte namazına

Ağar pervaza kuşlar, tesbih okur ağaçlar
Himmet alın kardaşlar, dur erte namazına

Namazı kıl zikreyle, elin götür şükreyle
Öleceğin fikreyle, dur erte namazına

Namaz kıl yarağ olsun, ahrette gerek olsun
Sinlekte çerağ olsun, dur erte namazına

Namaz kıl imam ile, yatmagıl güman ile
Gidesin iman ile, dur erte namazına

Çıka gide can dahi, şöyle kala ten dahi
Derviş Yunus sen dahi, dur erte namazına

erte namazı: sabah namazı
bünyad: temel, esas, yapı, bina
yarağ: silah
sinlek: mezarlık
güman: şüphe


Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları - 2006






Yorumlar

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler