Kayıtlar

2020 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Karşı-lık

Resim
  Sabah kalktım işe gidiyorum. Marketçi abiye teşekkür etmek için söze başladım: - Abi Ankara'daydım ben, hanımı hastaneye götürmüşsün, Allah razı olsun. - Ne demek kardeşim, komşuyuz biz, lafı olmaz. Buraya kadar her şey güzel, normal. Sonrasında ise şu dünyada midemi bulandıran bir avuç huydan biri sabah sabah çıkıyor karşıma - yeniden: - Sen de bizim işimizi görüyorsun. Her şey karşılıklı bu dünyada, öyle değil mi? Bunu söyleyen kişi bir esnaf. Dürüst, erdemli esnaflara lafım yok ama bu bir ruh hali. Esnaf ruhu. Tuz ruhundan daha yakıcı, aşındırıcı. Her şeyin karşılıklı olması, politik münasebetlerde bir yere kadar anlaşılabilir -belki- ama insan ilişkilerinin bu temel üzerine inşa edilmesi en hafif tabirle tiksindirici. Halbuki inancımızda da kültürümüzde de muhtaç kişinin dinine, milliyetine, cinsine-cibilliyetine bakılmadığı gibi iyiliğine-kötülüğüne de bakılmaz. Muhtacın sadece ihtiyacı giderilir, yoksa yapılan şeyin adı iyilik değil, ticaret olur. Tıpkı bu abimizin yaptığı

Çocuktan Öğrendim: Elalem

Resim
06/12/2019. Bugün kreşteki ilk günü. Suluğunu koymayı unutmuşuz. İlk gününün akşamında çantasını yeniden düzenliyoruz. Evde iki tane suluğu var. Biri daha afili olduğundan onu seçiyor. Sebep: "Bunu beğenirler..." Bizden veya ailenin herhangi bir ferdinden ayrı geçirdiği ilk tam günü olması, insanda çocuğunu evlatlık vermiş gibi çok tuhaf bir his uyandırıyor. Kahvaltı yapmamış, "Evde yedim" demiş, alakası yok; tuvalete çıkmamış öğleye kadar. İlk gün gerginliği, normal... Bu "zor" şartlarda geliştirdiği ilk duygunun kendini beğendirmek olması beni şaşırtıyor. Aile, özellikle de ebeveynler, çocukları sebepsiz sever ve onlar da bunun muhtemelen farkındadırlar; ama  çocuk dışarıya açılmaya başlayınca işler değişiyor. Aslında beni asıl üzen, artık aramıza mesafelerin girmeye başlaması. Birkaç sene içinde okula başlayacak ve neredeyse tamamen uzaklaşacak. "Bütün gün sizi düşündüm." diyor. Üzülüyoruz. Ne ara anne-babamı bütün gün düşünmeyi bıraktığı

Fransa Bu, Ya Biz?

Resim
Benim çabamla sonuç alınacağından değil ama karınca misali safımızı belli etmek açısından; Allah Resulü'ne (s.a.v.) hakaret içeren karikatürleri kamu binalarına yansıtarak mevcut fitne ateşini körükleyen Fransa yönetimini ve destekleyicilerini akla davet ediyorum. Bu tutum, çözümde yer almak isteyen ve yeni olayların önüne geçmek isteyen bir devlet anlayışı olamaz. Ancak aynı şekilde bu bit(iril)mek bilmeyen karikatür krizi ve buna benzer olaylarda kendisine Müslüman diyen kişilerin eylemlerini de Allah'a havale ediyorum. Gündem (Doğu Akdeniz krizi, Ermenistan'ın saldırganlıkları) dikkate alındığında, bu tür saldırılar ve fitne hareketlerinin planlanmış kurgulardan ibaret olması muhtemel ise de bu saldırıları ve hatta âlâsını gerçekleştirebilecek birçok "Müslüman" olduğu hatta bunlara "helal olsun, yiğidim, keşke ben yapabilseydim" diyen kardeşlerimiz olduğu da bir gerçek. Ancak fiziksel mücadelenin şartları ve nasıl'ı  Kitabımızda belirlidir. Eğer d

Bir Şey Bırak...

Resim
Yabani otlar beni çok etkiliyor. Çiftçiyi en çok uğraştıran işlerin başında gelir tarlasındaki istenmeyen otları temizlemek (en azından ot ilacı kullanmayanlar için) ama onlarda ibretlik bir şey var. Bu durum tüm tabiatta olsa da özellikle yabani otlarda o kadar hızlı, güçlü ve yılmadan gerçekleşiyor ki, hayran kalmak mecburiyetindeyim: Kendinden sonraya bir iz bırakma çabası . Baharın gelişiyle her yerde açan rengarenk çiçekler, aslında sadece bu çabanın bir ürünü. Basit bir çoğalma, üreme dürtüsü olarak görünebilir, belki de öyledir ama ben bu çabaya hayranım. Daha birkaç gün önce kökünden söküp attığınız ve her seferinde bir daha asla büyümeyeceğini düşündüğünüz basit bir ot, bir de bakmışsınız eskisinden de güçlü bir şekilde büyümüş, çiçek açmış hatta tohuma durmuş, size uğraşacak yeni otlar vermiş bile. Otu kökünden çıkarmak, tarlayı suladıktan sonra çok da zor değildir ama muhakkak bir parça kök kalır toprakta ve o küçücük parçadan yeni bir ot çıkar. En etkili tarım ilaçlar

Yunus Emre ve Erte Namazı

Resim
Tasavvuf, vahdet-i vücûd düşüncesi veya fenafillah/ene'l-hak "mertebesi"... Tekke ve zaviyelerin devlet gücüyle kapatılmasının bile istisnasını teşkil eden bazı zümreler... Yakın olduğum cenahtaki uzak olduğum rasyonalist radikallerin aklına ilk olarak bunlar gelecek ve haklı bir önyargıyla yaklaşacaklar biliyorum ama sorun değil. Biraz -sadece biraz- farklı bir açıdan bakmaya çalışacağım büyük şair Yunus Emre'ye. Çok fazla zülf-ü yâre dokunmadan sadece birkaç şiiri üzerinden ufak bir değerlendirme yapmak istiyorum. Kimilerimizin yaptığı gibi yerin dibine geçirerek değil, ama yine kimilerimizin yaptığı gibi göğe çıkararak da değil...  Özellikle lise yıllarımda dikkatimi çeken bir konu vardı. Umarım hâlen aynı değildir. Din ile oldukça mesafeli öğretmenlerim nedense tasavvuf düsturlarını ve şairlerini çok seviyor ve onlardan örnekler veriyorlar, özellikle de edebiyat öğretmenlerimiz bu şairler ve onların şiirleri için yanıp tutuşuyorlardı. Bu sadece, dindar

Çamurdan Yaratılış Üzerine

Resim
Eski çok tanrılı dinlerde yer alan birçok kavram veya görsel üzerinden semavi dinlere yapılan bir saldırı var. Bu saldırı birçok alanda kendini gösteriyor ama sadece insanın yaratılışı üzerinden yapılan hatalı ironilere değinmek istiyorum. Zaten diğer alanlarda yapılan dezenformasyonun temeli de aynı. Kur'an'da insanın yaratılışı hakkındaki bazı ayetleri kısaca sıralayalım: هُوَ الَّذ۪ي خَلَقَكُمْ مِنْ ط۪ينٍ ... Sizi balçıktan yaratan O’dur… Enam: 2   وَلَقَدْ خَلَقْنَا الْاِنْسَانَ مِنْ سُلَالَةٍ مِنْ ط۪ينٍۚ İnsanı çamurdan süzülen bir özden yarattık. Mü’minun: 12  خَلَقَ الْاِنْسَانَ مِنْ صَلْصَالٍ كَالْفَخَّارِۙ O insanı pişmiş çamur gibi bir balçıktan yarattı.  Rahman:14 اِنَّ مَثَلَ ع۪يسٰى عِنْدَ اللّٰهِ كَمَثَلِ اٰدَمَۜ خَلَقَهُ مِنْ تُرَابٍ ثُمَّ قَالَ لَهُ كُنْ فَيَكُونُ Allah katında İsa’nın durumu tıpkı Adem’in durumu gibidir. Âdem’i topraktan yarattı sonra “Ol!" dedi; o da oluştu.  Al-i İmran: 59 اَلَّذ۪ٓي اَحْسَنَ كُلَّ شَيْء

Filistin mi?

Resim
Mavi Marmara katliamının 10. yıl dönümü bugün. Çok yazıldı hakkında, çok konuşuldu. Eskittik bunu da belki. Tıpkı bütün Filistin davasında ve katliamlarında olduğu gibi... Söylenmiş şeyleri söylemeyeceğim. Yeni ne söylenebilir, onu da pek bilmiyorum. Sosyal medya paylaşımlarının altlarında gördüğüm ve gitgide daha sık rastladığım bir yorum şekli var: "Umurumda değil, satmasalardı topraklarını" Bu hezeyan üzerinden birkaç kelam edip çekileceğim. Toprak satan Filistinli oldu mu zamanında? Tabi ki evet. Satıp yurt dışına kaçanlar bundan pişman olduklarını ifadelerinde belirtiyorlar zaten. Peki bunun miktarı neydi, özellikle bugünkü İsrail'in, olmayan ve her sene değişen sınırları düşünüldüğünde? İsrail tarihini üstünkörü okuyan biri bile buna güler ama bu yorumlara o kadar çok rastlıyoruz ki belki böyle bir düşünceye sahip birisi okur diye farklı bir açıdan değerlendirmek istedim. Bugün ülkemizdeki yabancı mülkiyet sayısı resmi verilere göre yaklaşık 350.000. Muhtemel bir ge

Gazoz Kapağı

Resim
2019 Ağustos ayında oğlumla mahallede gezerken rastlamıştık bu görüntüye. Çocuklar gazoz kapağı oynuyor. Oturduk ve biraz seyrettik onları.  Yaşım tutmasına rağmen benim bile oynayamadığım bir oyun bu aslında. Gerçi benim zamanımda  bizim mahallede pek popüler sayılmazdı. Biz konserve kapaklarını çamurla doldurup tam bir yuvarlak plaka elde eder ve onu asfaltta kaydırarak diğer kapakları vurmak suretiyle miskete benzer bir oyun oynardık. Mahallemizdeki çocukların ağzı çok bozuk olduğundan pek fazla çıkamazdık dışarı ama bir kaç oyun arkadaşımız vardı yine de. Bu zamanın ağzı bozukluğundan ise bu kadar kolay kaçmak pek mümkün değil. Her videonun, her gönderinin altında ağzı, aklı veya yüreği foseptik çukuruna benzeyen onlarca kişinin yorumlarına maruz kalıyoruz. Bu tarz oyunların hemen hepsinde olduğu gibi gazoz kapağı oyununda da temel amaç rakibi/rakipleri ütmektir, yani diğer oyuncuların elindeki bütün kapakları kazanmak. Biraz daha yakın tarihteki, cipslerin içinden çık

Sırada Beklemek

Resim
Markette kasada sırada bekliyorum. Beş-altı kişiyiz. Bir kaç dakika sonra arkamdaki teyze, dünyada o anda edindiği en büyük dert ile başladı söylenmeye: "Bileydim yan tarafa geçerdim, bu baya yavaşmış, hiç ilerlemiyor." Bir kaç dakika sonra yine aynı bıdı bıdılar. Bunun çok önemli bir konu olmadığı konusunda birkaç kelam ettimse de tabi ki başarılı olamadım. Yerimi de teklif ettim ama olmadı. Belki çocuk acemi, belki işe bugün başladı, belki en öndeki kişinin bir iade işlemi var veya gerçekten kasiyer yavaş birisi, ne var bunda? Kaç dakika kaybettin ki teyzem? İşini herkesten önce görünce, arta kalan zamanında atomu mu parçalayacaksın, Mars'a mı gideceksin, bir virüse ilaç mı bulacaksın kurban olduğum? En kötü ihtimalle, tam bir sanat eseri olan aşk dizisinin ilk on dakikasını kaçırmış olursun. Lüzumsuz yere, teyzemin gösterdiği ön yargının aynısını ona karşı göstermeye başladım. Sırada bekleme konusunda neden bu kadar agresifiz anlam veremiyorum. Sadece markette değ

Çocuktan Öğrendim: Türk

Resim
- Bak oğlum bu bizim bayrağımız, ay ve yıldız. - Tüyk oldu-u için kıymızı di mi babacım?... - Evet oğlum...

Veren El

Resim
24 Şubat - 1 Mart 2020, yani geçen hafta vergi haftası imiş. Devlet nedir, vergi nedir, vergisiz olmaz mı, nasıl toplan(malıd)ır gibi antik ve de cevapsız sorulara cevap aramayacağım. Haddime değil zaten. Bilindiği gibi hemen her devletin gelirlerinin çok büyük bir kısmını, vatandaşlardan toplanan vergiler oluşturur. Türkiye'de vergiler gerçekten yüksek mi, adil bir vergilendirme sistemi var mı, vergilerin ne kadarı denetlenebiliyor gibi sorularla da işim yok şu anda. Fakültede devlet ve vergilendirme sistemleri ile ilgili derslerimiz vardı. Bu derslerden aklımda kalan şey ise sadece insan faktörü. Dünyada ve ülkemizde özellikle vergi denetimlerinde denetleyicilere bazı teşvikler uygulanıyor, kesilen cezaların belirli bir oranının prim olarak verilmesi gibi. Ancak "dürüstlük övülür ve ölür" ilkesi gereğince manipülasyona oldukça açık olan bu yöntemler, özünde dürüstlük barındırmayan denetleyicilerin, vergi kaçıran taraftan gelen daha yüksek tekliflere de sıcak b

Covid19 ve Kıyamet Alametleri

Resim
2019 Aralık ayında Çin'in bir yerlerinde bir yarasa uçarken geçtiği ormanlardan birine dışkısıyla, vücudundaki koronavirüsü bırakıyor. Yaban hayvanlarından biri, muhtemelen bir pangolin (bir çeşit karıncayiyen), bu dışkıdan enfeksiyonu kapıyor. "Eşrefi mahlukat"tan biri ise, güya vücudunu kaplayan ve sadece keratinden ibaret olan pulların bin bir derde deva olduğu gerekçesiyle onu yakalıyor ve Wuhan şehrindeki hayvan pazarına götürüyor. Hastalık da buradan önce tüm şehre ve hızla tüm dünyaya yayılıyor.  Bu tespit halen kanıtlanmaya muhtaç olsa da yasa dışı avcılığı -gerçi yasa içi olsa ne fark edecek- en çok yapılan ve nesli tehlikede olan küçük bir hayvana (pangolin) yapıp ettiklerimiz ne büyük, ne ibretlik bir faciaya neden oldu/olmakta. Buna benzer olayların örneklerini önümüzdeki yıllarda daha çok göreceğiz anlaşılan. "Başınıza her ne musibet gelirse kendi yaptıklarınız yüzündendir. O, yine de çoğunu affeder." Şûrâ/30 Covid-19 salgını (Dünya Sağ

Küçük Dertler: Çekirgeler

Resim
Bu kadar küçük hayvanların nasıl büyük bir afete dönüşebildiklerini hemen her sene görebiliyoruz haberlerde. Ülkemizde de zaman zaman görülen ve tarımsal ürünlerin dönemsel fiyatlarını etkileyen çekirge istilaları Afrika ülkeleri için bu yıl çok daha büyük bir felakete dönüşmek üzere ve Türkiye'nin de bundan etkilenebileceği düşünülüyor. Doğada çekirge gören herkes fark etmiştir: normalde sessiz-sakin bir hayat süren bu canlılar oldukça yavaş beslenirler. Ancak bir sürüyle karşılaştıklarında tek başlarına olduklarının aksine birdenbire davranışlarında ve görünümlerinde değişiklik olur. Bunu geçen gün bir çizgi filmde (Arı Maya) görmüş ama pek anlam verememiştim. Güçlü kanatları çıkar, sürekli bir açlık haline girerler ve 100 km'yi bulan bir alana yayılarak ve metreküpe 50 çekirge düşecek yoğunlukta yemek avına çıkarlar. Denize sürüklenip yiyecek bir şey bulamayınca da birbirlerini yemeye başlarlar. Kalabalığın verdiği güç veya sürü psikolojisi, her ne derseniz deyin, cidd

Tıp-a-tıp

Resim

Çelişki...

Resim
Kendisi sigara içip de çocuğuna "içme" demek kadar abes, tüm boş zamanını cep telefonu ile geçirip çocuğa tableti yasaklamak...

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler