Kayıtlar

2024 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Özgüven Sorunu

Resim
Pandemi nedeniyle maske ve mesafe kurallarına uyularak cami bahçesinde kılınan cuma namazlarından birindeydim. Sünneti kılmış, hutbe için bekliyorduk. Caminin yanındaki binaların birinden, muhtemelen bir dükkanda yapılmakta olan tadilattan tiz bir matkap sesi geliyordu. Cemaatten biri daha fazla dayanamadı ve bağırdı: - Aloooo! Cuma vakti cuma, kapat şunu! Ses birden kesildi tabi. Adam bağırana kadar bu durumun namaz için bir engel teşkil ettiğinin farkında bile değildim ki değildi de aslında. Bu şekilde söylenmesi doğru muydu değil miydi'nin ötesinde aklıma başka düşünceler geldi. Müslümanlık iddiası güden insanlar birbirini tatlı dille bile olsa uyarmaya , yanlışı söylemeye yanaşmıyor, buna dilleri varmıyordu. Dini ritüeller temelde kişiseldir evet; ama yarım saat olsun ibadet ederken saygı beklemek de çok doğal bir hak olsa gerek, hiç değilse toplu yapılması gereken ibadetlerde. Yabancı memleketlerde Müslümanlara gösterilen saygıyı bile, aynı dine mensup olduğunu iddia ettiği k...

Neden?

Resim
Sebep-sonuç ilişkilerine dayalı bir hayatta yaşıyoruz, o yüzden "neden" sorusuna varoluşsal anlamda cevaplar bulamıyoruz her zaman; çünkü yok. Varsa da anlayabileceğimiz bir cevap değildir muhtemelen. Yaratılışa getirdiğimiz bütün eleştirilerin temelinde bu nedensellik arayışı yatıyor. Tanrı inancına mesafeli insanların aklında da hep aynı sorular dönüyor. İnsan ürünü mantıkla Mutlak Güç'ün eylemlerini sorgulayıp etik bağlantılar kurmaya çalışıyoruz. Bu da bizi asla O'na ulaştıramıyor. Bu kadar çocuğun, bu kadar masumun ölmesine izin veren, bu kadar zulme göz yuman bir kudrete nasıl iman edeyim gibi sorular kendi içinde mantıklı olabilir; ancak mantık sadece neden-sonuç ilişkileriyle kısıtlanmış bu aleme özgü bir bağlantılar bütünü.  Neredeyse bütün kötülüklerin cezasız ve iyiliklerin karşılıksız kaldığı dünya hayatından ötede bir aleme, her hakkın yerini bulduğu bir diyara iman etmeden de mantıksız durumlara mantıklı cevaplar bulamayacağız belki de. Her birimizin akl...

Babam ve Bi de Patili Dostum

Resim
Çocukken babamın, meyve ağaçlarını neden hep evimizin önündeki bahçenin yol tarafına diktiğini anlamaz hatta sinirlenirdim; çünkü okula giden veya okuldan dönen çocuklar ağaçların dallarını kıra kıra toplarlardı daha yeni meyveye durmuş çağlaları ve hatta olmamış vişneleri. Ağaçlara mı üzülürdüm yoksa meyvelere mi, yoksa ben yiyemeden yok olup gitmelerine mi bilmiyorum; ama net olan şey babama olan kızgınlığımdı. İçeri dikseydi ya o ağaçları! O zaman aklımın almadığı bu olayda ne eğitici dersler olduğunu yaşım ilerlediğinde anlamaya başladım.  Akıl yaşta değil baştadır derler; ama bu söze bir şerh düşülerek yapılan meşhur devam kısmı da bulunur: "lakin aklı başa yaş getirir". Genç kardeşlerim kusura bakmasın, ben de yaşlı değilim gerçi; ama emin olun insan birçok şeyi el yordamıyla, deneye yanıla tecrübe etmeden asla anlayamıyor, bazen tecrübe etse de anlayamıyor, yanlış ve sabitleşen çıkarımlarda bulunuyor.  Babam neden ısrarla meyve ağaçlar...

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler