Kayıtlar

2018 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Çelişki

Resim
- Selamunaleyküm - Aleykümselam - Bir çeyrek bilet verir misin? dedi...

Savaş&Barış

Resim
"En kötü barış , savaştan iyidir." Kimin söylediği ve ne zaman söylendiğine bağlı olarak, doğruluğu tartışılabilecek bir söz. Aslolan barış veya savaş değil, iyilik-adalet için mücadele etmek belki de.

Seni anlıyorum (?)

Resim
Birinin başka birini anlayabileceğini sanmıyorum. Kendimizi kandırmayalım. Kimsenin birbirini anladığı yok. Bir kere bu mümkün değil. Bu konuda gösterilecek çaba belki anlamlı olabilir ama bu bizi "anlama" sonucuna götüremez. Öte yandan birine veya bir şeye değer vermek, üzerine düşeni yapmak, bu ayrı bir konu. Nasreddin Hoca rahmetlinin damdan düştükten sonra etrafını sarıp tavsiyelerde bulunan kalabalığa: "Bana damdan düşen birini getirin, benim halimi ancak o anlar" şeklinde çıkışması dahi bu açıdan anlamlı gelmiyor bana. Zira insan olarak özellikle duygusal-duyusal hafızamız, zannettiğimiz kadar güçlü değil. En büyük felaketleri bile birkaç gün içinde unutuyoruz. Rahmetli tabi burada kendisi gibi o anda damdan düşmüş birini istiyorsa taşlar oturur yerine belki, yoksa geçmişte bazı sıkıntılar çekmiş olsak da tek hatırladığımız ve anlamlandırabildiğimiz şey şu "an"ımız oluyor. Bu bizim korunma mekanizmamız: unutmak. Unut(a)masak nasıl yaşarız? Bir

Çocuktan Öğrendim: Gelecek Kaygısı/Tamahkârlık

Resim
- Babadım kimseye çöyleme! - Neyi oğlum? - Eelma yediimizi. - Neden? - (Fısıltı şeklinde) O zaman bitey...

Mucize (Wonder) (2017) - Film hakkında

Resim
Mucize nedir? Gözümüzün önünde belirli veya belirsiz aralıklarla sürekli tekrar eden olaylara çok çabuk alışıyoruz. Normal kabul ettiğimiz durumlar ile mucize olarak adlandırdığımız durumların temelde tek farkının, birinin çok nadir olarak gerçekleştiği gerçeğini gözden kaçırıyoruz. Atomların hareketinden okyanus dalgalarına, hücrelerden gezegenlere, kokoreççi Sami Usta'nın bıçak darbelerinden yıldızların çarpışmasına varana kadar tüm hareketler ve tüm varoluş başlı başına bir mucize aslında. Bu bakış açısıyla normal-anormal farkı dahi ortadan kalkıyor. İşte tam da bu düşüncelere daldıran sıcacık bir film: Mucize .  Sadece sıradan bir izleyici gözüyle, spoiler da vermeden, film hakkında bir şeyler yazayım dedim. Umarım haddimi aşmış olmam. Genetik bir "anomali" nedeniyle doğuştan itibaren bir çok ameliyat geçiren August, yüzünün diğer insanların arasında dolaşmaya "uygun" olmayışı nedeniyle 5. sınıfa kadar evde annesi tarafından öğretim görmüştür. &qu

Yalancının mumu...

Resim
Sanırım ortaokul yıllarımdaydı, bu atasözünü ilk duyduğumda aklıma takılan bazı noktalar olmuştu: "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar." İnternetin bu kadar yaygın ve bilginin bu kadar ucuz (değersiz anlamında) olmadığı zamanlarda yaptığım okumalarda hep birbirine yakın açıklamalar vardı. Ortak nokta, yalanın bir şekilde kısa zamanda ortaya çıkacağı hatta daha gün bitmeden gerçeğin kendisini göstereceği şeklindeydi.  O zamanlar bu atasözü hakkında içimde oluşan ve sebebini izah edemediğim tereddütler ilerleyen yıllarda daha net sorulara dönüştü. Eski zamanlarda, yani insanların günümüzdeki gibi gece en az saat onbir-onikilerde yatmadığı, üçlere-dörtlere kadar tartışma programı veya filmler seyretmediği, kokoreççiye veya dürümcüye gitmediği zamanlarda ortaya çıkan bir atasözü bu. Her gün sabah namazından önce kalkan insanlar, yatsıdan sonra mecburen yatıyorlardı. Mumlar ise akşam ile yatsı vakti arasında yanmaktaydı. Yani yatsıya kadar yanan mum zaten "yaşanan&qu

Fark-ın-da-lık

Resim
"Biz bunların içinde büyüdük, sen balkon çocuğu olduğundan sana ilginç geliyor. B.k böceği bu işte!" Büyük mavi yer böceği olarak da adlandırılan bu böcek bir carabus türü. Oldukça heybetli ve güçlü bir böcek ve kesinlikle de b.k böceği değil. Yani onun kadar muhteşem değil. Abinin yüzüne verdiğim cevabı buradan cümle aleme bildirmez isem olmaz efendim. Tabi ona verdiğim cevap biraz daha kısaydı: Birincisi ben balkon çocuğu değilim ki öyle olsaydım da bir şey değişmez idi. Etrafı bahçelerle çevrili bir gecekonduda büyüdüm ve oradan 25 yaşında ayrıldım.  İkincisi de belirli bir ortamın içinde doğup büyümek, onun güzelliğinin veya çirkinliğinin farkına varıp varmama ile ilgili değildir. Bizim bahçelerimiz ve evimiz de, akrepten danaburnuna kadar envai çeşit böcekle doluydu ama hepsinden tiksinir ve dahi karşıma çıktıklarında bir şekilde def ederdim onları. Hâlâ sevmem böcekleri ama artık hayranım onlara. İnsan kimi zaman aşık olduğu şeyden nefret eder, kimi zaman d

Çocuktan Öğrendim: Kıskançlık

Resim
Bana veya annesine sarılan birisi olduğunda araya girip itiyor sarılan kişiyi. Hatta anne-babanın birbirine sarılmasına bile tahammülü yok. Belki de "kıskançlık" en primitif duygularımızdan biri.  Kendinden küçüklere veya büyüklere ilgi gösterdiğimizde sorun yok; ama yaşıtlarıyla biraz ilgilendiğimizde yine kıyamet kopuyor. Tek odak kendisi olmalı. Bütün çabası bu yönde. Çok tanıdık bir duygu aslında. Yedisinde ve yetmişinde aynı olma durumu, temel insan özellikleri açısından ne kadar da doğru imiş, heyhat!

"Ölüm Allah'ın emri, trafik olmasaydı"

Resim
Trafik, klasik bir sorunumuz, eski ama eskimeyen . " Fikirler kadar araçlarla da ilişkilerimizi düzenlememiz gerekiyor" diyor şair. Burada taşıtları kastetmiyordur belki ama konumuz gereği biz öyle anlarsak da yanlış olmaz. İstatistiklere göre ülkemizde trafik kazalarında her gün yaklaşık  20 (YİRMİ)  kişi hayatını kaybediyor. Aşağıya ufak bir tablo ekliyorum: YILLARA GÖRE TRAFİK KAZA İSTATİSTİKLERİ YIL KAZA SAYISI KAZA YERİ ÖLÜ SAYISI KAZA SONRASI ÖLÜ SAYISI (Yaralanıp kaza sonrası ölenler) TOPLAM ÖLÜ SAYISI YARALI SAYISI 2007 825.561 5.007 189.057 2008 950.120 4.236 184.468 2009 1.053.346 4.324 201.380 2010 1.104.388 4.045 211.496 2011 1.228.928 3.835 238.074 2012 1.296.634 3.750 268.079 2013 1.207.354 3.685 274.829 2014 1.199.010 3.524 285.059 2015 1.313.359 3.831 3.699 7.530 304.421 2016 1.182.491 3.493 3.807 7.300 303.812 Kaynak:  http://www.trafik.gov.tr/istatistikler37 Aynı resmi kaynağa göre 2017 yılında trafik kazalarında ölen top

Bir(likte) olabilmek

Resim
İlk defa böyle bir papatya  gördüm. Birleşmiş üç sap ve üç çiçek. Otlar saplar bile birleşip çiçek açıyor ey insan! Azcık utanalım bari. 16 Haziran 2018

Misafirler

Resim
Küçük misafirlerimiz. Gerçi asıl misafir olan bizlerdik... Gölyaka Mh.- Orhangazi/BURSA 1 Temmuz 2018 Budaklar Mh. SAKARYA 29 Temmuz 2018

Camide cep telefonunu açık unutmak

Resim
Önceleri deli olurdum, "Nasıl yapabilir bir insan evladı bunu? Al işte, gitti bütün huşû!" şeklinde kibirli itirazlar dolanırdı kafamda, câmide birinin cep telefonu çaldığı zaman. Kendim de unuturdum arada ama yine de düşüncem değişmezdi. Burada "camilere girerken telefonlarınızı sakın kapatmayın" propagandası yapmıyorum. Tabi ki her yerden telefon sesi gelse makul bir ortam olmaz. Amacım, kapatma sebebi olarak gösterilen ifadeleri temel alarak, ibadetlerimizdeki tutumumuzu gözden geçirmek. Muhakkak bir camide gözünüze çarpmıştır şu uyarı: "Hak ile bağlantıya geçtiğinde, halk ile bağlantıyı kes!"  Bunun sebebi nedir? "Onlar ki salâtlarında huşû içindedirler" Mü'minûn Sûresi 2. âyet. İşte sebebi bu âyet. Peki bu âyette geçen huşû "halk ile bağlantıyı keserek" mi oluyor. Nedir bu kelimenin anlamı.  Kelime  hkaşiye   خَشِيَ  fiilinden türemiştir.  hkaşiye  ise "korkmak" demektir. Ancak Arapçada yirmiy

Sessiz Gündem: YEMEN – 3 – Sonuç

Resim
Yemen’deki insani ve siyasi krizin bu noktaya gelmesi, ayaklanmaların doğal bir sonucu olmayıp bu durum, dünyadaki hemen her iç karışıklıkta olduğu gibi, uluslararası aktörlerin müdahalesi ile ortaya çıkmıştır. Yemen’de de halkın siyasi değişim talepleri ile başlayan ayaklanmalar, önce iç savaşa sonra da bir vekâlet   savaşına dönüşmüştür. Bu tabloyu yaratan temel etken ne açlık ya da kuraklık gibi doğal afetler ne de geleneksel anlamda ülkenin bir başka devletle yaşadığı savaş. Bu insani dram ve yıkımlar, İran-Suudi Arabistan ( ve destekçisi ABD) vekâlet savaşının bir sonucu. Sorunun yalnızca Yemen’de çatışan taraflardan ibaret olmadığı unutulmamalı. Yemen’deki sorunun çözümü için aynı zamanda İran ve Suudi Arabistan’ın, dolayısıyla ABD’nin de bir anlaşmaya varması gerekmektedir. 11 Eylül sonrası, Afganistan ve Irak’ta görüldüğü üzere Ortadoğu politikalarını silah ve öldürme üzerine kuran ABD, El-Kaide’nin yuvası olarak öne sürdüğü Yemen’de, terörle mücadele adı altında b

Oturmaya (mı) Geldik...

Resim
Havalar iyice ısınmaya başladı. Ülkemizin en ücra yerlerindeki piknik alanları bile mangal aşkıyla yanıp tutuşanlarımızın (yani neredeyse hepimizin) istilası altına girdi bile çoktan. Bahaneyle, yine oturduğum yerden bir konu hakkında kafa ütülemek istiyorum. Spor tutkunu değiliz, tamam; ama hareketin en ufağına bile tahammülümüz yok sanırım. Evde oturup durduğumuz yetmezmiş gibi piknik alanlarında da tek yaptığımız bu. Bakıyorum, pikniğin başından sonuna kadar sadece mangal ve masa arasında turluyoruz. Evdeki mutfak ve salon arasındaki mesafenin fazlasını yürümek, doğal ortamda da  işimize gelmiyor. Eylem(sizlik) aynı, sadece manzaramızı değiştiriyoruz. Ormanda 15-20 dakika olsun yürüyüş yapmaya mecalimiz yok. Biraz gezip dolaşsak ve yaratılan güzellikler üzerinde biraz düşünsek olmaz mı, sadece ufak bir emek karşılığında? Maalesef olmaz! Emek; en çok değer verdiğimizi iddia edip en az umursadığımız şey. Aynı ekmek gibi. Yerde bulunca öper başımıza koyarız ama yıllık ekmek israfında

Kelebek

Resim
16 Haziran 2018. Yağmurdan kaçarak sundurmaya sığınmış.

Çeyizime bir kefen

Resim
Bize de paylaşmak düştü anca...

Muz kabuğu üzerine!

Resim
Her gün ama her gün, olur olmaz her yerde muz kabuğu görüyorum. Hem de aynen çizgi filmlerdeki gibi özenle yerleştirilmiş gibi durarak kurbanlarını bekliyorlar. Gözlerimi yerden ayıramaz oldum. Sürekli kabuk topluyorum. Konjonktür gereği mi bilemiyorum ama herkes birbirinin ayağını kaydırmaya pek meraklı. Buradan sesleniyorum, lütfen yere muz kabuğu atmayın efendim, Allah rızası için!  Geçenlerde pazarda gezinirken, pazarın tekstil katında yerde yine bir muz kabuğu gördüm. Bu sefer bir hanımefendi onu yerden alıyordu. Yanındaki arkadaşı ise "Bıraksana ne alıyorsun, sen mi attın sanki" şeklinde çıkışıyordu. Delirdim (içimden). Anlamak mümkün değil. Eliyle bir sıkıntıyı giderme imkanı olan insanların düşünce şekline bakar mısınız? Kendi yapmadığı gibi Maun suresinde son ayette bahsedildiği gibi bir de engel oluyor. Neyse ki hanımefendi, bu parazit tavsiyeye uymayarak yerden aldı kabuğu. Yine geçen aylarda kaldırımda yerde muz kabuğu gördüm. O kaldırım, çöpçülerin devamlı

En iyi çocuk oyuncağı şarkısı olabilir

Resim
"yahut (kendi) aç iken (başkasını) doyurmaktır." Beled Suresi 14. ayet "Ve kendi canları çekmesine rağmen muhtaçlara, yetimlere ve esirlere yedirirler," İnsan Suresi 8. ayet

Sessiz Gündem: YEMEN – 2

Resim
Yemen dosyamızın ikinci kısmını oluşturan bu yazımızda Zeydilik, Husiler, Yemen’in sürekli sorunları ve neden paylaşılamadığı konularına değineceğiz. Zeydilik Yemen’deki Müslüman nüfusun yarıya yakınını Zeydi mezhebi mensupları oluşturmaktadır. Zeydîlik Şii mezhebinin üç kolundan birisidir. Bu kollar temelde Hz. Ali’den sonra gelen imamların durumu hakkında düşülen ayrılık sonucu oluşmuştur. Bunlardan on iki imamı benimseyenlere İmamiye (İsna aşeriye), yedi imamı benimseyenlere ise İsmailliye denilmektedir. Zeydiler ise dördüncü imamdan sonra (Ali, Hasan, Hüseyin ve Ali) imametin Muhammed el Bakır’a değil, 740 yıllarında Emevilerle savaşırken şehit düşen kardeşi Zeyd bin Ali’ye geçtiğini iddia ederek, diğer Şii guruplardan farklılaşmışlardır. Zeydilik ilk olarak Hz. Ali’nin bir müddet yaşadığı Kufe’de ortaya çıkmıştır. Zeydiler başlattıkları iktidar mücadelesinde başarılı olamayınca nüfuz boşluğu bulunan Taberistan (Hazar Denizinin güneyi) ve Yemen’de hâkimiyet kurdular

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler