Kayıtlar

2017 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Bir görüş... (Kudüs)

Resim
Beni bu alıntıyla tanıştıran Hüseyin abiye teşekkürlerimle... Katılırsınız veya katılmazsınız ama üzerinde biraz olsun düşünmeye değer: -Alıntıdır- "Ellerindeki en değerli şey olan Allah’ın Kitabına sahip çıkamamış bir toplum, değil Kudüs'e hiçbir şeye sahip çıkamaz. Ancak boş sloganlar savurur. Gerçek anlamda sahip çıkılması gereken tek şey Allah’ın kitabıdır. Bu da ondaki her emri hayata aktarmakla olur. Üstelik Allah'ın yeryüzündeki hiçbir bölgeye sahip çıkılmasına dair bir emri yoktur ama faiz yemeyin, namazı tam kılın, zekatı verin, zinaya, içkiye, kumara yaklaşmayın emirleri vardır. Dünyadaki her beldeye ancak O'nun emirlerine uyularak sahip çıkılabilir. Oturdukları yerden asla güç yetiremeyecekleri işler için sloganlar savurmak görevlerini yapmamış acizlerin işidir...."

Günbatımı

Resim
Gökçeali Köyü Çatalca İstanbul Ağustos 2008 "Sırf Allah kendisine hükümdarlık bağışladığı için İbrahim ile Rabbi hakkında münakaşa eden o (hükümdar)dan haberin yok mu? Hani İbrahim: "Rabbim hayat veren ve ölüm dağıtandır!" demişti. Hükümdar cevap vermişti: "Ben (de) hayat verir ve ölüm dağıtırım!" İbrahim: "Allah güneşi doğudan doğdurur; öyleyse sen de batıdan doğdur!" demişti. Bunun üzerine, hakikati inkara şartlanmış olan o kişi hayretler içinde kaldı: Allah (bile bile) zulüm işleyen toplumu hidayete erdirmez." Bakara Suresi 258

Çeşme...

Resim
"Su hayattır." ise, I love you çeşme... 5 Kasım 2016 Gedelek Köyü Orhangazi-BURSA

İl(l)etişim ve Fosyal Medya

Resim
"Eskiden böyle miydi, telefon mu vardı, internet mi vardı; ama insanlar verdiği sözde dururdu" tarzında basit (adi anlamında değil, "simple" anlamında) eleştirilerle günümüz yaşam şeklini eleştirmek pek anlamlı değil. Eleştirilecek bir çok yönü olduğu doğrudur -her çağ gibi- ancak bu ve nevi cümleler, bu yaşam şeklini devam ettirmemizi engelleyemez. "İnsan yediği şeyi paylaşır mı, gittiğin yerlerden kime ne?" diye eleştiren kişiyi bir kaç yıl sonra hunharca bu tür paylaşımları yaparken görüyorsunuz. Çok da fazla olmayan bir zaman önce fotoğraf kameralarının objektifini kendine çevirip fotoğraf çeken insanlar dünya kırosu, bu şekilde çekilen fotoğraflar da horseshit muamelesi görürken bugün yerlisinden yabancısına en ünlüsünden ünsüzüne herkes bu çılgınlığı yapıyor. Hiç bir nesil bir önceki gibi yaşamadı, yaşamıyor, yaşayamaz da. Aynı coğrafyada veya farklı kıtalarda olması da farketmez. Dulkadiroğlu Mehmet Bey zamanındaki biri ile II. Mahmud zamanındak

Oku...

Resim
Kur'an'ın inmesinden maksat güzel huylar kazanmaktır. Yazılı sureyi kurallarıyla okumak değil. Sâdî - Gülistân

Kutlama...

Resim
Vakti geldi yine... Hadi aşure yiyip Kerbela'yı "kutlayalım"...(!) Bu katliama takılıp kalmayalım, aşurenin içine koyacağımız malzemeler kadar bile aklımızda yer işgal etmesin. Sonra yeni Kerbelaların bir daha olmamasını ümit edelim... Niçin, neden, nasıl sorularını sorup da yormayalım değerli zihinlerimizi. Eşimizi, çocuklarımızı, evimizi, arabamızı, telefonumuzu, kıyafetlerimizi düşünelim. Bir Müslüman, daha Hâtem-ül Enbiyâ (s.a.v.) vefat edeli bir kaç sene olmadan nasıl kardeşlerini keser, ilerleyen yıllarda nasıl olur da o'nun torunlarını zehirleyerek, kılıçtan geçirerek katleder gibi boş sorularla meşgul olmayalım. Yeni çıkan diziler var onları düşünelim. Partimizi düşünelim. Alacağımız ihaleleri düşünelim. Yeni bir şeyler almak için krediler çekelim. Sonra yeni Kerbelaların bir daha olmamasını ümit edelim, her gün yenisinin yaşandığı bu kaypak dünyada... Bir tabak daha almaz mıydınız?

Sihirbazlar...

Resim
Rahmân ve Rahîm Allahın adıyla, 65. [Büyücüler] Musa'ya: "Ey Musa!" dediler, "[önce] sen mi atacaksın [asânı], yoksa ilk atan biz mi olalım?" 66. [Musa:] "Hayır, [önce] siz atın!" karşılığını verdi. Ve derken onların ipleri ve asâları, yaptıkları sihir marifetiyle, o'na hızla akıyorlarmış gibi göründü; 67. öyle ki, bu yüzden Musa'nın içinde bir korku belirdi.  68. [Fakat o'na:] "Korkma!" dedik, "Sonunda üstün gelecek olan sensin! 69. [Şimdi] sağ elindeki [asâyı] at, bu [senin attığın] onların düzenlediği her şeyi yutacaktır: [çünkü] onların bütün yaptığı sihirden ibaret; ve zaten sihirbaz, hangi amacı güderse gütsün, asla başarıya ulaşamaz! "  Tâhâ Sûresi Sihir-büyü var mıydı yok muydu tartışmasının ötesinde bu pasajı anlamaya çalışmak lazım.  Bunun bir ilim olduğu yani "var" olduğu Kur'an'dan açıkça anlaşılıyor. Ancak mahiyetinin bir aldatmaca dan ibaret olduğu da yine ilg

Bayram...

Resim
Hadi bayram edelim... -alıntı- Uzun bir nöbetti bizimkisi… Ümmetin umudu olmak için çıkılan uzun ve zorlu bir yolculuğun nöbeti… Şehir şehir, mahalle mahalle, ev ev tutulacak bir nöbet... Kimimiz terk etti tepeyi, ganimetlerin peşinden koşup gittik. Ne zafere ulaşabildik, ne de ganimet toplayabildik… Ne evlerimizi koruyabildik, ne şehirlerimizi, ne de nesillerimizi... Tüm tepeleri kaybettik… Kimimiz karaya çıkınca Allah’ı unuttu... Ne gemide verdiğimiz sözü tutabildik ne de karada adam gibi durabildik… Kimimiz bahçe sahiplerinin imtihanına tutuldu… Kimse görmeden toplayacaktık mahsulümüzü. Büyük bir musibete duçar olduk. Ne mahsul toplayabildik, ne de kimse gördü bizi… Her şeyimizi kaybettik… Kimimiz amansız bir “vehn” hastalığına yakalandı bu yolda… Dünya sevgisi ve ölüm korkusu kapladı yüreklerimizi. Yürürken mal, makam, şan, şöhret, güç, kuvvet ne varsa topladık yoldan. AVM’lerin, lüks İslami otellerin, milyarlık iftar sofralarının pençesinde tükenip gittik… Dünya selinin

Perhiz & Lahana turşusu

Resim
Gittiği piknik yerlerinde milletin bırakıp gittiği çöplere laf edip piknik boyunca ziftlendiği paket paket sigaranın her birinin izmaritini yere fırlatanlara çok gizli bir bilgi vermek istiyorum: o zıkkım doğada yaklaşık iki yılda yok oluyor. Ülkede 20 milyonun üzerinde sigara içen kişi olduğu ve hemen hemen hepsinin izmaritini oraya buraya attığı düşünülürse... ya da boşverin niye düşünülsün ki. Daha kendisine saygısı olmayanın başka herhangi birine veya herhangi bir şeye duyduğu saygı ne kadar samimi olabilir?  Ha bu arada geçen Bursa kent ormanındaydık. Belediye çok güzel düzenlemiş oraları ama biz hizmeti hak etmiyoruz. Yol kenarlarından ormanın en ücra yerlerine kadar her yere envai çeşit çöp atılmış, üstelik adım başı çöp tenekesi varken. Şuradaki yazının yazıldığı tarihten itibaren ki kendisi bu blogun ilk yazısı olur, kişisel gözlemlerim  çöp atma konusunda master yaptığımızı gösteriyor bana.  Şimdi yukarıdaki ademoğlu ile bu çöpleri atanlar arasında mantık olarak zerre fa

Bir varmış bir yokmuş

Yokmuşsun gibi davranmıyorum Hiç davranmadım Varmışsın gibi davranıyordum Onu bıraktım.

Yok

Resim
Tabakamda tütün yok Akıl başta bütün yok.

Bir Adın Kalmalı

Kopyala yapıştır paylaşımlardan nefret ediyorum; ama bir zamanlar sabahtan akşama dinlediğimiz ezgilere rast gelince kendimi tutamadım, kızma... bir adın kalmalı geriye bütün kırılmış şeylerin nihayetinde aynaların ardında sır yalnızlığın peşinde kuvvet evet nihayet bir adın kalmalı geriye bir de o kahreden gurbet sen say ki ben hiç ağlamadım hiç ateşe tutmadım yüreğimi geceleri, koynuma almadım ihaneti ve say ki bütün şiirler gözlerini bütün şarkılar saçlarını söylemedi hele nihâvent hele buselik hiç geçmedi fikrimden ve hiç gitmedi bir topak kan gibi adın içimin nehirlerinden evet yangın evet salaş yalvarmanın korkusunda talan evet kaybetmenin o zehirli buğusu evet nisyan evet kahrolmuş sayfaların arasında adın sokaklar dolusu bir adamın yalnızlığı bu sevda biraz nâdân biraz da hıçkırık tadı pencere önü menekşelerinde her akşam dağlar sonra oynadı yerinden ve hallaçlar attı pamuğu fütursuzca sen say ki yerin dibine geçti geçmeyesi sevdam ve ben

Tutu(namı)yoruz...

Resim
Sonuna yetiştiğim şahane bir vaazı şöyle bitirdi vaiz geçen hafta: "Kişinin oruç tutup tutmadığı Ramazan'dan sonra belli olur. Hacılık Kâbe'de değil, oradan dönünce belli olur. Namazın kabul olunup olmadığı namaz sonrası hayatla belli olur..." En ağır çalışanımız bile ne kadar etkileniyor olabilir ki belirli bir süre hiçbir şey yememek-içmemek ve cinsî münasebette bulunmamaktan? Çünkü arada ne kadar zaman olursa olsun günde iki defa yiyip-içiyoruz. Hele hele yoksulların hâlinden anlamak gibi anlamsız bir sebebe bağlayıp bu harikülade ibadeti pul etmek de nedir? Planlı bir açlık ile hangi yoksulun hâlinden anlayabiliriz biri bana anlatsın? Yeme-içme vb. rutininden kurtulup en az çalışan yetilerimizi -akletme, düşünme, sorgulama gibi- bu ay boyunca faaliyete geçirmediğimiz sürece hiç yere aç kalmış olup çıkacağız yine bu aydan. Binbir çeşit yiyeceğin olduğu iftar sofralarını gezerek de bu amaca ulaşmamız mümkün değil. Bugün acaba hangimiz Allah Resulü s.a.v

İyilik için...

Resim
İyilik için söylenen yalan, fitne yaratan gerçeklikten iyidir. Sâdî - Gülistân Bu, fıkhımızda dahi yerini bulmuş bir düsturdur. Hatta bazı rivayetlere dayandırılan "hangi durumlarda yalan söylenebilir" başlıklı mevzular var. Hani savaşta veya eşleri birleştirmek için filan. Bilemiyorum, zaten sarsılan birlikteliklerin bir de yalan üzerinden yeniden kurtarılmaya çalışılması ne kadar anlamlı ve hatta doğru? Neyse bizim küçük aklımız bunları almaz, bunları daha akıllı kişiler düşünsün biz de onlara ölünün gassâle teslim olduğu gibi teslim olalım (!) Sâdî merhumun yazdıklarından alıntı yapıp duruyorum ne zamandır. Ama yukarıdaki cümlesi üzerine biraz düşünmek istedim. İlk başta oldukça mantıklı geliyor ancak tarihte bunun örneği var mı merak ediyorum. Yani iyilikle sonuçlanmış bir yalan var mı gerçekten? Bu cümleyi savunmak için görünürde zarar verici sonuçlar doğurabilecek olan onlarca gerçeklik örneği verilebilir tabi ama bu küçük aklımla ve okuduğum tarih bilgisiyle

Ben böyle(mi)yim

Resim
Mesele neyin "kişilik" ya da "mizac" olduğu ve neyin "kişiliksizlik" olduğu konusunda net bir ayrım yapabilmekte sanırım. Peki neye göre karar vermeli, iyi-kötü, doğru-yanlış noktasında karar vermek için neyi temel almalı? İnsan keyfiyetini mi, dini mi, kültürü mü, hazzı mı? Ya da hiç kafaya takmadan öyle dümdüz yaşayıp gitmeli mi bu dünyadan? Kim hangisini seçer bilemiyorum ama yaratılmışların icat ettiği tüm değerlerde bir sorun var: Kolpalık.  "Huyum kurusun, ben de böyleyim işte, ne yapayım" ve türevi savunmalarla karşılaştığımda aklımı kaybetmemek için çok çabalıyorum. Bu söz(msüy)ü söyleyen kişinin kendi yaptığı yanlışı kabul etmemesi bir yana bir de kendi durumunu davranışı için meşru bir altlık yapması... Asıl saç-baş yoldurtan sorun bu. Yine aynı soru çıkıyor karşımıza: Kime göre neye göre yanlış? Burada din veya etik felsefesi yapacak kabiliyette değilim sadece yazılı düşünüyorum. Kendi inandığım din üzerinden anlatmaya çalışırsa

Bir selâm

Resim
"Ben öyle herkesin evinde yiyemem, herkesin yaptığını içim almaz, yiyemiyorum n'apiyim..." diye gittiği misafirlikte, kendisi için ev sahibinin emek verip hazırladığı yiyecekleri ağzına sürmeyip de lokantalarda, fastfoodçularda, pizzacılarda, kebapçılarda elin adamlarının ne idüğü belirsiz malzemelerden yapıp sattığı "şey"leri, üstelik üzerine dünya para vererek hunharca yiyip yutan görsel medya edilgenlerine, yemek seçen zorbalara, tat fukaralarına, mantık âbidelerine ve vefâ yoksunlarına selâm olsun. Sen öyle değil misin? O zaman alınmana gerek yok.

Hiç...

Bu gece tam 23 tane midye yedim. Sayıya takılma. Mevzu şu ki hiç aklıma gelmedin. 17.03.2017

Bağ-la-m

Resim
" ...sarhoşluk veren şeyler ve şans oyunlarında... insanlar için bazı yararlar vardır..." Bakara Sûresi 219. âyet Nasıl yani? Kur'an'da içki ve kumarın faydası olduğu mu yazıyor? Evet, yazıyor, inanmayan açıp okuyabilir. Bugün özellikle görsel iletişimin muazzam imkanlara ulaşması sonucu görsel manipülasyonun yolları da geometrik olarak artıyor. O yüzden herhangi bir konu hakkında okuduğumuz, seyrettiğimiz, dinlediğimiz haber, yorum vb. üzerinde hüküm sahibi olmadan önce çok dikkatli araştırmamız şart. Aslına bakarsanız bu durum tarih boyu böyleydi. "Bi dur dinle" deriz değil mi? Evet, bi durup dinlemeli, ardını-arkasını, başını-sonunu iyice değerlendirmeli, hak ettiği değeri vererek üzerinde düşünmeli ve tüm bunlardan sonra bir sonuca varmalıyız. Gözümle gördüm, kulağımla dinledim, elimle elledim gibi argümanlar hiçbir hüküm için geçerli sebep olamaz. Mesela Efendimiz (s.a.v.) in "Yürek eti yemezseniz, imanınız olmaz" şeklinde bi

Hangisi?

Resim
Sizin elinizde hangisi var? Ya da siz hangisisiniz? 30/10/2016 Star Gözleme'nin duvarından - Kütahya 

Konuş-ma...

Resim
Ağızla dil nedir, akıl sahibi? Bir hazine anahtarı değil mi? Kapı kapalıysa, kim nerden bilsin İçerdeki cevâhir mi, çerçi mi? Sâdî - Gülistân

Aşırı israf...

Resim
Günde milyonlarca, yılda milyarlarca ekmeğin, üstelik israfın büyük günahlardan olduğu Müslüman ülkelerde göz göre çöpe atılması dahi tek başına Müslüman halkların dinlerinde ne kadar ciddi ve samimi olduklarının bir göstergesi aslında. Üstelik nimet deyince akla ilk gelen gıdadır ekmek. Mesela kültürümüzde öpüp başa konur. Ancak öpüp başımıza koyduğumuz her şey gibi, kendisine fiilen verdiğimiz değer doğru orantılı değil. İstatistik bilgiler ve tablolarla can sıkmayacağım. Bunlara isteyen kolayca ulaşır. Zaten bu bilgilerin çok etkisi de olmuyor. Bir öğün sonra yine aynı şekilde gıda israfına devam ediyoruz. Hiç ettiğimiz, yarım tüketip çöpe attığımız tek şeyse gıda değil ne yazık ki. İnsan ilişkilerimiz, fiziksel ve sosyal çevremiz, bedenimiz hepsi bu zulümden payını alıyor. İsrafı gerçekten fark etmekse çoğunlukla o kadar kolay olmuyor. Her canlı içine doğduğu veya bir şekilde yaşamaya mecbur bırakıldığı ortama, hayat şartlarına alışıyor; ama  tek hücreli canlılardan veya hayvanlar

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler