Kayıtlar

2013 tarihine ait yayınlar gösteriliyor

Sessizlik

Resim
"Sessizliğe inananlardan yanayım; bu konuda saatlerce konuşabilirim." Bernard Shaw

Yuva

Resim
Hani çayırlarda filan olur, böyle koparıp üflersin, ters şemsiye şeklinde bir demet tohum filizlenecek bir yer bulma ümidiyle havada uçuşur. Bunlar onlardan değil ama yine de ona benzer tohumlar ve sanırım hemen yakındaki at kestanesi ağacıyla bir ilgisi vardı. Bu arada at kestanesinin çiçeğini hiç gördünüz mü veya fark ettiniz mi bilmem ama benim için dünyanın en güzel çiçeklerinden. Neyse konu şu ki her neyin tohumuysa kendisinden yuva yapılamayacak kadar hafif ve uçucu bir malzeme.  En küçük hücreden ve hatta atomdan tutun da galaksilere varıncaya kadar yaratılan her şey bir yuva kurma çabasıyla meşgul -belki de-. Ya da o kadar yüksekten uçmayalım ve örneğimiz üzerinden gidelim. Çalışkanlığın tüm klişe örneklerinin üzerinden verildiği bu mahluklar... Durun, bir de arılar vardı değil mi? Hatta asıl çalışkan olan arılardı, karıncalarsa toplama açısından daha çok kapitalizme, eşit paylaşım açısındansa komünizme örnek verilebilir. Şimdi bu açıdan bakınca 2008 yılında bir caminin

Büyük hata...

Resim
"Sev çünkü sevmek en kolay" diyor ya şarkıda, gerçekten öyle. Seveceksin aga, ölümüne seveceksin, aptalca seveceksin, karşılıksız ve hatta köpekler gibi... (Her ne kadar genelleyerek anlatılacak olsa da bundan sonra yazılanlar kişisel tecrübe olduğundan, durum sizde böyle değilse lütfen nispet yapar gibi yorum yazmayın) Ama belli etmeyeceksin karşıya. Hele hele hayatında hiç evcil hayvanı olmamış hatta hiçbir hayvanın başını bile okşamamış bir sevgiliye bunu belli etmeyeceksin işte.  Çünkü hayatında anne-babasından başka kendisini karşılıksız ve böyle salakça seveni hiç olmamış birisi, seninle karşılaştığında ne yapacağını bilemez ve ayının yavrusunu severken öldürmesine benzer durumu. Belli etmeyeceksin, belli ettiğin an "elde var bir" olursun ve senin için hiç bir çaba sarf etmesine gerek olmadığını anlayan bir sevgiliden daha fazla canını yakamaz hiç kimse... Uğruna her şeyinden, herkesinden vazgeçersin ama o senin için hiç bir şeyinden ve hiçkimsesinden vazg

Beklenti

"Eğer aynı şeyleri tekrar tekrar yapıyor ve farklı sonuçlar bekliyorsanız, işte bu deliliğin ta kendisidir." Varım Çünkü Varız adlı belgeselden

Yalancıyız!

Resim
Geçen hafta Cuma namazında, imam iki rekatta iki kısa ayet okumuştu ama hayatımdaki en etkileyici Cuma idi diyebilirim. İlk rekatta okuduğu ayetin anlamını temel Arapça bilgimle çat pat çıkarmıştım: "Ey iman edenler, sabır ve namazla O'ndan yardım dileyin. Şüphesiz Allah sabredenlerle beraberdir." (Bakara 153). İkinci rekatta okuduğunu ise çıkaramamıştım. Anlamını bilmeden kılınan namaz emin olun jimnastikten farksızdır. O yüzden çıkışta yanımızdaki Arapça bilen abimize sordum anlamını ve emin olun o olmasa gidip imama soracaktım. Anlamı şu dedi: "Ey iman edenler, neden söylediklerinizi yapmıyorsunuz?!". O sırada birkaç kişiydik ve anlamı duyunca bir-iki saniyeliğine toplu bir şok yaşadık veya ben öyle hissettim. Hâlen şoktan kurtulmuş sayılmam ve kurtulmak da istemiyorum. Sürekli okuyorum bu âyeti. Kısa bir araştırmayla Saf Suresinin 2. âyeti olduğunu öğrendim. Meallerdeki anlamı biraz daha farklı ama aynı kapıya çıkıyor:  "Ey iman edenler! Yapmayacağ

Âşık

Resim
Âşığın sevgilisi yanıbaşındadır, fakat onu hep arar. Irmak kenarında olduğu halde dudağı çatlak çatlak olandır âşık. Aşıklar elbette su içer ama Nil kıyısında olsalar bile içtikçe artar susuzlukları. Sâdî - Bostan

İpek mendil

Türkünün adı bu... Geçmişi hakkında bilgi almak isteyenler Celal oğlan destanını araştırabilirler. Hüzünlüdür. Ne yapalım, bu halkın kendini anlatan ünlü roman(cı)ları veya hikaye(ci)leri olmadı tarihte. İnsanlar türkülerle anlattılar herşeylerini. Aslında hemen hemen her halk için geçerli bu sanırım. Yani o insanların derdini herhangi bir halk şarkısı kadar iyi anlatamaz hiç bir şey... Çalıp söylemeye çalıştım. Kaybetmek istemediğim bir acemilikle...

Yunus'tan

Resim
Gerekmez dünyayı bize, çünkü bâki bünyâd değil Bir kul bin de yaşar ise ölünce bir saat değil Ey yârenler ey kardeşler korkarım ben ölem deyi Öldüğüme kayırmazam, ettiğimi bulam deyi Bir gün görünür gözüme, aybım vuralar yüzüme Endişeden del'olmuşum, nidem ben ne kılam deyi Eğer gerçek kul imişsem, ona kulluk kıla idim Ağlayaydım bu dünyada, yarın onda gülem deyi Hemin geldim bu dünyaya, nefsime kulluk eyleyi İyi amel işlemedim, azaptan kurtulam deyi Ey bîçare miskin Yunus, günahım çok neyleyeyim Sığındım ol Allah'ıma, dedi hem afvedem deyi

Misket

Resim
Belki de bu kategori de ilk olarak anlatılması gereken konu misket olmalıydı ama geçti artık. Eski çocuk oyunlarımızın güzelliğinden dem vurup o günleri yâd etmeyeceğim. Zaman değiştikçe günlük hayatın her safhası da değişiyor. Bu değişimleri hemen "doğru-yanlış" diye değerlendirirken çok dikkatli olmak lazım.  Ben ailemden izin aldıkça bu eski oyunları oynardım ama benim ailem bu oyunları oynayarak büyümedi, onların aileleri de onların oyunlarını hiç oynamadı belki. Yani bugün bu eski oyunların değil de hiçbir amacı yokmuş gibi görünen sanal ortamlardaki aktivitelerin/oyunların yaygınlığını görüp peşin hüküm vermemek gerek. Bu neslin çocukları da birkaç nesil sonra ortaya çıkan oyunlar karşısında; tıpkı bu neslin oyunları hakkında peşin hüküm verenler gibi şaşırıp kalacaklar, kesinlikle. İnsan hayatı önlenemez bir hızda her geçen gün değişiyor, oyunların da bundan pay alması çok normaldir. Neyse daha fazla kafa ütülemeyim, zaten misket konusuna nereden başlayacağım

Odun

Resim
(Tüm odunlara atıftır.) "Meyve derdi olmayan ağaç odundur." demiş şair. Aslında nerden bakıldığına göre değişen bir önerme. Sanki odunun bir faydası yokmuş gibi anlaşılabilir. İnsan yaşamının şu anki standartlara ulaşmasında (en azından dünyanın bir kısmında), odunun ve dolayısıyla ateş gücünün ne kadar önemli olduğunu hatırlatmaya gerek yok. Tabi sadece insan yaşamı değil tüm tabiat için de odunun anlamı büyüktür. Ama bu kadar geniş düşünmeye dahi gerek kalmadan sırf odun'u veya kerestesi için üretilen ağaçların da olduğunu düşünmek bile kâfîdir. Yani fayda sağlamanın esas unsuru "meyve" vermek değildir, ya da en azından hem maddi hem de manevi açıdan akla ilk gelen anlamıyla "meyve" vermek değildir. İnsan hayatı da çok farklı sayılmaz. Herkes "meyve" ağacı olursa... Ama durun bu açıklama insanları sınıflara bölen, zengin-fakir ayırımını dahi meşru gösteren gerek doğu gerek batı felsefelerine götürebilir bizi. Olay şu ki, insan hayatı

Alıntı

Resim
Mutlu e dem eyeceksen, meşgul de etmeyeceksin. Özdemir Asaf ( Alıntıdır, tüm alınanlara...)

Feda-kârlık

Resim
Üzerine alınan tüm feda-kâr insanlara gelsin... Ve fedakarlığı bu şekilde paylaşmak zorunda olanlara...

Hakaret Kalıpları...

Resim
Kimse mükemmel değil (şükür ki). Dedem de değil tabi ki; ama mükemmel olmaması kendisinden öğrenecek hiç bir şey olmadığı anlamına da gelmez. Her birimizin bir diğerimize üstün olduğu yönler mutlaka vardır. Gerçi olayı bir üstünlük olarak değerlendirmek de doğru değil. Herkesin şartları, fırsatları farklı. Fakat şu gerçek ki: hepimizin birbirimizden alacağı çok şey var. Bu bir çuval lafı niye ettim: "İyi ki bi deden var ha! Ne adammış be!" diye sitemler gelmesin için... Bir kaç tane hakaret öğrendim dedemden. Keşke ben de en kızdığım anlarımda dahi dedem gibi dua ederek hakaret edebilsem. Kullandığı hakaret kalıplarından en sevdiklerim şu ikisi: - Vay evine buğday yağasıca vay! - Seni gidi namus deposu seni! Tabi içinden geçirdiği ile dilinden çıkardığı şeyler aynı olmayabilir. Yani sövmek istediği bir anda, dilinden buğday yağmuru duası dökülüyor. Gönül ile dil uyuşmuyor ama ne biliyim, ben seviyorum onun bu durumunu. Özellikle çocukların yanında daha dikkat

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler