Kayıtlar

Dikkat etiketine sahip yayınlar gösteriliyor

Çelişki...

Resim
Kendisi sigara içip de çocuğuna "içme" demek kadar abes, tüm boş zamanını cep telefonu ile geçirip çocuğa tableti yasaklamak...

Bilmek ve/veya İnanmak

Resim
Kavminin büyüklük taslayan ileri gelenleri, küçük görülüp ezilen inanmışlara, "Siz, Salih'in, Rabbi tarafından gönderilmiş bir peygamber olduğunu (sahiden)  biliyor musunuz ?" dediler. Onlar da, "Biz şüphesiz onunla gönderilene  inananlarız ." dediler. Araf 75 Yukarıdaki ayet aslında meseleyi olabilecek en yalın biçimde anlatıyor ancak içimdekileri şuracığa dökmeden rahat edemeyeceğim.   Bilmek ve inanmak konusundaki antik çağlardan gelen tartışmaları sona erdirecek haddim ve çapım yok ama düşüncelerimi ifade etsem ve kimse de kızmasa ne güzel olur. İnancının gerçekliğini ispat etmek veya birilerini inancından vazgeçirmek... Haydi bir Müslümanı Hristiyan olmaya ikna edelim, veya tam tersi. Pek mümkün değil bu. Ötekinin inancını değiştirmek için kendince çabalayan kitaplar, oluşumlar var fakat hepsi de halihazırda inananlar tarafından hazırlandığından karşı tarafa asla geçmiyor. (Yoksun/yoksul toplumların durumlarından faydalanarak adeta onları avlayan m

İlk Günah

Resim
Cennette mutlu mesut yaşıyorlardı. Dünyada veya öteki alemde, artık o cennet (bahçe) her neredeyse... Günah nedir bilmiyorlardı. Günah bir seçenek değildi belki de. Allah azze ve celle, onlara bir seçenek sundu: "Bundan yemeyin". Sonra kendisine izin verilmiş olan İblis dahil oldu olaya ve kan(dırıl)dılar. Artık günah, onlar için bir seçenek hâlini almıştı. "Pişmanlık" da öyle. Ve utanç da... Örtünmeye çalıştılar ama neyi gizleyebilirlerdi ki Yaradan'dan? Yapamadılar. Sonra yalvardılar, pişman oldular. Malum birisinin yaptığı gibi kendi hataları için Yaradan'ı suçlamadılar ve hatalarını kabul ettiler. Bunu yaptıkça "insan" kalacaklardı. En güzel elbise de buydu zaten. Huzurlu bahçelerinden çıkarıldılar ama ellerinde "en güzel elbise" vardı. Onu giydikleri sürece her yer cennet olacaktı. Aslında bir düşüş değildi başlarına gelen ya da bir kovulma. İradeden ve tercihten bîhaber yaşarken, iyiliği ve kötülüğü bilinçli olarak seçerek ve bu

Çelişki

Resim
- Selamunaleyküm - Aleykümselam - Bir çeyrek bilet verir misin? dedi...

Yalancının mumu...

Resim
Sanırım ortaokul yıllarımdaydı, bu atasözünü ilk duyduğumda aklıma takılan bazı noktalar olmuştu: "Yalancının mumu yatsıya kadar yanar." İnternetin bu kadar yaygın ve bilginin bu kadar ucuz (değersiz anlamında) olmadığı zamanlarda yaptığım okumalarda hep birbirine yakın açıklamalar vardı. Ortak nokta, yalanın bir şekilde kısa zamanda ortaya çıkacağı hatta daha gün bitmeden gerçeğin kendisini göstereceği şeklindeydi.  O zamanlar bu atasözü hakkında içimde oluşan ve sebebini izah edemediğim tereddütler ilerleyen yıllarda daha net sorulara dönüştü. Eski zamanlarda, yani insanların günümüzdeki gibi gece en az saat onbir-onikilerde yatmadığı, üçlere-dörtlere kadar tartışma programı veya filmler seyretmediği, kokoreççiye veya dürümcüye gitmediği zamanlarda ortaya çıkan bir atasözü bu. Her gün sabah namazından önce kalkan insanlar, yatsıdan sonra mecburen yatıyorlardı. Mumlar ise akşam ile yatsı vakti arasında yanmaktaydı. Yani yatsıya kadar yanan mum zaten "yaşanan&qu

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler