Kayıtlar

Çocuktan Öğrendim: Kıskançlık

Resim
Bana veya annesine sarılan birisi olduğunda araya girip itiyor sarılan kişiyi. Hatta anne-babanın birbirine sarılmasına bile tahammülü yok. Belki de "kıskançlık" en primitif duygularımızdan biri.  Kendinden küçüklere veya büyüklere ilgi gösterdiğimizde sorun yok; ama yaşıtlarıyla biraz ilgilendiğimizde yine kıyamet kopuyor. Tek odak kendisi olmalı. Bütün çabası bu yönde. Çok tanıdık bir duygu aslında. Yedisinde ve yetmişinde aynı olma durumu, temel insan özellikleri açısından ne kadar da doğru imiş, heyhat!

"Ölüm Allah'ın emri, trafik olmasaydı"

Resim
Trafik, klasik bir sorunumuz, eski ama eskimeyen . " Fikirler kadar araçlarla da ilişkilerimizi düzenlememiz gerekiyor" diyor şair. Burada taşıtları kastetmiyordur belki ama konumuz gereği biz öyle anlarsak da yanlış olmaz. İstatistiklere göre ülkemizde trafik kazalarında her gün yaklaşık  20 (YİRMİ)  kişi hayatını kaybediyor. Aşağıya ufak bir tablo ekliyorum: YILLARA GÖRE TRAFİK KAZA İSTATİSTİKLERİ YIL KAZA SAYISI KAZA YERİ ÖLÜ SAYISI KAZA SONRASI ÖLÜ SAYISI (Yaralanıp kaza sonrası ölenler) TOPLAM ÖLÜ SAYISI YARALI SAYISI 2007 825.561 5.007 189.057 2008 950.120 4.236 184.468 2009 1.053.346 4.324 201.380 2010 1.104.388 4.045 211.496 2011 1.228.928 3.835 238.074 2012 1.296.634 3.750 268.079 2013 1.207.354 3.685 274.829 2014 1.199.010 3.524 285.059 2015 1.313.359 3.831 3.699 7.530 304.421 2016 1.182.491 3.493 3.807 7.300 303.812 Kaynak:  http://www.trafik.gov.tr/istatistikler37 Aynı resmi kaynağa göre 2017 yılında trafik kazalarında ölen top

Bir(likte) olabilmek

Resim
İlk defa böyle bir papatya  gördüm. Birleşmiş üç sap ve üç çiçek. Otlar saplar bile birleşip çiçek açıyor ey insan! Azcık utanalım bari. 16 Haziran 2018

Misafirler

Resim
Küçük misafirlerimiz. Gerçi asıl misafir olan bizlerdik... Gölyaka Mh.- Orhangazi/BURSA 1 Temmuz 2018 Budaklar Mh. SAKARYA 29 Temmuz 2018

Camide cep telefonunu açık unutmak

Resim
Önceleri deli olurdum, "Nasıl yapabilir bir insan evladı bunu? Al işte, gitti bütün huşû!" şeklinde kibirli itirazlar dolanırdı kafamda, câmide birinin cep telefonu çaldığı zaman. Kendim de unuturdum arada ama yine de düşüncem değişmezdi. Burada "camilere girerken telefonlarınızı sakın kapatmayın" propagandası yapmıyorum. Tabi ki her yerden telefon sesi gelse makul bir ortam olmaz. Amacım, kapatma sebebi olarak gösterilen ifadeleri temel alarak, ibadetlerimizdeki tutumumuzu gözden geçirmek. Muhakkak bir camide gözünüze çarpmıştır şu uyarı: "Hak ile bağlantıya geçtiğinde, halk ile bağlantıyı kes!"  Bunun sebebi nedir? "Onlar ki salâtlarında huşû içindedirler" Mü'minûn Sûresi 2. âyet. İşte sebebi bu âyet. Peki bu âyette geçen huşû "halk ile bağlantıyı keserek" mi oluyor. Nedir bu kelimenin anlamı.  Kelime  hkaşiye   خَشِيَ  fiilinden türemiştir.  hkaşiye  ise "korkmak" demektir. Ancak Arapçada yirmiy

Sessiz Gündem: YEMEN – 3 – Sonuç

Resim
Yemen’deki insani ve siyasi krizin bu noktaya gelmesi, ayaklanmaların doğal bir sonucu olmayıp bu durum, dünyadaki hemen her iç karışıklıkta olduğu gibi, uluslararası aktörlerin müdahalesi ile ortaya çıkmıştır. Yemen’de de halkın siyasi değişim talepleri ile başlayan ayaklanmalar, önce iç savaşa sonra da bir vekâlet   savaşına dönüşmüştür. Bu tabloyu yaratan temel etken ne açlık ya da kuraklık gibi doğal afetler ne de geleneksel anlamda ülkenin bir başka devletle yaşadığı savaş. Bu insani dram ve yıkımlar, İran-Suudi Arabistan ( ve destekçisi ABD) vekâlet savaşının bir sonucu. Sorunun yalnızca Yemen’de çatışan taraflardan ibaret olmadığı unutulmamalı. Yemen’deki sorunun çözümü için aynı zamanda İran ve Suudi Arabistan’ın, dolayısıyla ABD’nin de bir anlaşmaya varması gerekmektedir. 11 Eylül sonrası, Afganistan ve Irak’ta görüldüğü üzere Ortadoğu politikalarını silah ve öldürme üzerine kuran ABD, El-Kaide’nin yuvası olarak öne sürdüğü Yemen’de, terörle mücadele adı altında b

Oturmaya (mı) Geldik...

Resim
Havalar iyice ısınmaya başladı. Ülkemizin en ücra yerlerindeki piknik alanları bile mangal aşkıyla yanıp tutuşanlarımızın (yani neredeyse hepimizin) istilası altına girdi bile çoktan. Bahaneyle, yine oturduğum yerden bir konu hakkında kafa ütülemek istiyorum. Spor tutkunu değiliz, tamam; ama hareketin en ufağına bile tahammülümüz yok sanırım. Evde oturup durduğumuz yetmezmiş gibi piknik alanlarında da tek yaptığımız bu. Bakıyorum, pikniğin başından sonuna kadar sadece mangal ve masa arasında turluyoruz. Evdeki mutfak ve salon arasındaki mesafenin fazlasını yürümek, doğal ortamda da  işimize gelmiyor. Eylem(sizlik) aynı, sadece manzaramızı değiştiriyoruz. Ormanda 15-20 dakika olsun yürüyüş yapmaya mecalimiz yok. Biraz gezip dolaşsak ve yaratılan güzellikler üzerinde biraz düşünsek olmaz mı, sadece ufak bir emek karşılığında? Maalesef olmaz! Emek; en çok değer verdiğimizi iddia edip en az umursadığımız şey. Aynı ekmek gibi. Yerde bulunca öper başımıza koyarız ama yıllık ekmek israfında

Rastgele

Değerlendirenler

Kim terörist?

Kim terörist?

Misafirler