Karşı-lık
Sabah kalktım işe gidiyorum. Marketçi abiye teşekkür etmek için söze başladım: - Abi Ankara'daydım ben, hanımı hastaneye götürmüşsün, Allah razı olsun. - Ne demek kardeşim, komşuyuz biz, lafı olmaz. Buraya kadar her şey güzel, normal. Sonrasında ise şu dünyada midemi bulandıran bir avuç huydan biri sabah sabah çıkıyor karşıma - yeniden: - Sen de bizim işimizi görüyorsun. Her şey karşılıklı bu dünyada, öyle değil mi? Bunu söyleyen kişi bir esnaf. Dürüst, erdemli esnaflara lafım yok ama bu bir ruh hali. Esnaf ruhu. Tuz ruhundan daha yakıcı, aşındırıcı. Her şeyin karşılıklı olması, politik münasebetlerde bir yere kadar anlaşılabilir -belki- ama insan ilişkilerinin bu temel üzerine inşa edilmesi en hafif tabirle tiksindirici. Halbuki inancımızda da kültürümüzde de muhtaç kişinin dinine, milliyetine, cinsine-cibilliyetine bakılmadığı gibi iyiliğine-kötülüğüne de bakılmaz. Muhtacın sadece ihtiyacı giderilir, yoksa yapılan şeyin adı iyilik değil, ticaret olur. Tıpkı bu abimizin yaptığı